YALAN YALAN YALAN!
Sayın Başbakan’ımız!, gün geçmiyor ki; ÖTEKİLER hakkında, bir şeyler üretmesin, Toplumda HASSAS olan bir KONUYU, KAŞIMASIN, KANATMASIN!
Bunları günlük olaylarda yapıyor, yetmiyor, Tarihin derinliklerinde, belki de o günün koşullarında yapılması ZORUNLU denebilecek olayları; ÇARPITARAK anlatıyor, Türk Milletinin kafasını karıştırıyor,
Anlattıklarının yanlış olduğu, defalarca kanıtlanmış olmasına karşın, Bulunduğu makama zarar vereceğini bile bile, yanlışlarını yapmaya devam ediyor.
İşte onlara iki örnek:
"… Kâfir İsmet Paşa CAMİLERE KİLİT vurdu. Etrafına ASKER dikti. NAMAZ KILMAK için içeriye kimseyi SOKTURMADI….”
“… CAMİ”leri “DEPO”, “AHIR” olarak kullandılar…”
Tufan Türenç, Bu konuda, açıklama yapıyor: ÇİRKİN İFTİRA ve GERÇEK....
“… DEMOKRAT Parti 1946'da kurulduktan hemen sonra İsmet İnönü ve CHP için, Bütün Anadolu'da şu İFTİRAYI yaymaya başladı:
"… Kâfir İsmet Paşa CAMİLERE KİLİT vurdu. Etrafına ASKER dikti. NAMAZ KILMAK için içeriye kimseyi SOKTURMADI.”
… Demokrat Parti'den sonra iktidara gelen bütün SAĞCI PARTİLER de İsmet Paşa ve CHP için aynı İFTİRAYI yaymayı aralıksız sürdürdüler…
… Bugün aynı çirkin ve ASLI ASTARI OLMAYAN İDDİAYI AKP de kullanıyor.
… Bu çirkin iftiranın iç yüzünü yıllarca CHP'de görev almış,
İnönü'nün yakınında bulunmuş olan Necati Karakaya açıklıyor:
… Şimdi Necati Karakaya'nın gönderdiği mektubu birlikte okuyalım:
"… 28 Şubat 2008, Büyük Millet Meclisi'nde CHP'li bir milletvekili konuşma yapıyor.
Mehmet Ali Şahin Bakan koltuğundan bağırıyor. 'Haydi, Haydi! Biz sizin nerelere kilit vurduğunuzu çok iyi biliriz.' Bununla 'siz camilere kilit vurdunuz' demek istiyor...
Gerçek şudur:
“… 1942 yılında İkinci Dünya Savaşı'nın en alevli günlerinde, HİTLER'İN Orduları sınırımıza dayandı.
… İsmet Paşa Trakya'da ‘ÇAKMAK HATTI’NI kurmasına rağmen İSTANBUL'UN BOMBALANACAĞINI tahmin ediyor bu nedenle de; SAVUNMAYI Ankara'nın dışında yapmayı düşünüyordu.
… İstanbul'daki Saraylarda ve Müzelerde bulunan TARİHİ EŞYALARI, zarar görmemeleri için Alman uçaklarının MENZİL Dışında kalan bölgelerdeki Camilere Koymayı düşündü.
İsmet Paşa düşmanın camileri BOMBALAMAYACAĞINI biliyordu.
O nedenle bütün SARAY EŞYALARINI, PADİŞAHLARIN TAHTLARINI, Mücevherleri, KUTSAL EMANETLERİ, Hazreti Muhammed'in SANCAĞINI, KILICINI, HIRKAİ SAADETİ, Hazreti Osman'ın KANLI KURAN'I KERİMİ'Nİ, MÜZELERDE ne varsa tümünü; Tam 48 VAGONA YERLEŞTİREREK NİĞDE'YE GÖNDERDİ.
… Bu değerli eşyaları korumak için Topkapı Sarayı İkinci Müdürü Lütfü Turanbek başkanlığında, 30 görevli, aileleri ve çocuklarıyla birlikte Niğde'ye gitti. EŞYALAR VE GÖREVLİLER, TEHLİKE TAMAMEN GEÇENE KADAR NİĞDE'DE KALDILAR.
… Bu Değerli Eşyalar Niğde'de 3 CAMİYE YERLEŞTİRİLDİ. Camilerin etrafına NÖBETÇİ ASKERLER yerleştirildi.
… İşte o ÇİRKİN İFTİRANIN GERÇEK YÜZÜ böyle!..
Aradan 70 yıla yakın zaman geçmesine rağmen AKP hâlâ bu YALANI kullanıyor. Başbakan Erdoğan bununla da kalmıyor Kurtuluş Savaşı kahramanı, Cumhuriyetin kurucusu, İkinci cumhurbaşkanı İsmet Paşa'yı; HİTLER'E benzetiyor…”
***
Öyle bir dönemden geçiyoruz ki CAMİ ve DİN SÖMÜRÜSÜ aldı başını gidiyor.
İktidar temsilcileri durmadan, II. Dünya Savaşı yıllarında “DEPO”YA dönüştürülen CAMİLERDEN söz edip, HALKIN DİN DUYGUSUNU İSTİSMAR ediyorlar...
İşte bu sömürü ve yanlışlara bir örnek daha: Türker Alkan, Eylül 1999’da, Radikal’de yazdı:
“… Atatürk’e yapılan saldırılar, 1940’ların Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye de her fırsatta yapılmış ve Dini rencide ettiği ileri sürülerek, yıpratılmaya çalışılmıştır.
Bu saldırılara güzel bir örnek şöyledir:
… Dinimizi kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak isteyen bir kısım İnönü karşıtları, İnönü’nün; “CAMİ”leri “DEPO” veya “AHIR” olarak kullandığını ve O’nun DİN DÜŞMANI olduğunu yaymışlardır. Oysa durum çok farklıdır:
… Türkiye, 1940’lı yıllarda, İkinci Dünya Savaşı’na girmeğe zorlanmaktadır. Bir başka deyişle savaşa girmek durumunda kalmak üzeredir. “SEFERBERLİK” ilan edilmiştir. YİYECEK, İÇECEK, GİYECEK gibi, ordunun ihtiyacı olacak maddelerin, Bir harbe girilmesi halinde, yeterli miktarda elde bulundurulması gerekmektedir.
… DİNDAR bir KİŞİ olarak bildiğimiz, Zamanın Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak tarafından bu malzemelerin toplatılması Emredilmiş ve DEPO OLARAK DA CAMİLERİN KULLANILMASI ZORUNLULUĞU DOĞMUŞTUR.
… Mareşal Fevzi Çakmak, aslında, Dindar bir insandır. Ancak o günün şartlarında, “cami”lerin bir kısmının, ibadet yapılacak yer olarak değil “depo” olarak kullanılmasını daha uygun görmüştür.
… Olay çok mantıklı, bir o kadar da ZORUNLU bir olaydır. Ancak, Dini her fırsatta karşıtlarına bir silah gibi kullanmak isteyenler, O’nu yine kendi iktidarları için, çıkarları için İnönü’ye karşı kullanmışlardır.
… Hakkında “dinsizdir” diye propaganda yapılan İsmet Paşa’nın son derece dindar olduğu, Dini sorumluluklarını yerine getirdiği, yatağının başucunda Kuran bulundurduğu pek az kişi tarafından bilinir.”
***
Makale ve Köşe Yazarı, Mehmet Şevket Eygi; Başbakan ERDOĞAN’NIN ve EKİBİNİN bu Bölücü gidişinden memnun kalmamış ve Düşüncelerini MİLLİ GAZETE’de yazmış, özetleyerek sunuyorum:
“ALLAH BELANIZI VERSİN!”
“… İSLAMCILIĞIN cıcığını çıkarttınız, Allah belânızı versin!..
… Müslüman’san, hangi meşrep ve mezhepten olursan ol, Mutlaka DOĞRU ve DÜRÜST olmak zorundasın.
… İslam'da devlet ve belediye bütçelerini hortumlamak var mıdır?
… Rüşvet almak var mıdır?, Haram yemek var mıdır?
… YALAN söylemek, halkı ALDATMAK var mıdır?
… Müslümanların yüzünü kara çıkarttınız... Başınız belâdan kurtulmasın.”
***
Bütün bu olumsuzluklardan kurtulmanın tek bir yolu vardır:
YERELDE ve GENELDE İKTİDAR olmak!.
GENÇLERİMİZ ve KADINLARIMIZ başta olmak üzere, tüm Yurtseverler vatandaşlarımız, DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİ ve “MİLLİ MERKEZ” adlı oluşum İKTİDAR olmayı gerçekleştirmek için ellerinden gelenin fazlasını yaptılar
Sıra simdi Laik Cumhuriyet'ten yana Siyasi PARTİLERİMİZDEDİR.
Başbakan, Recep Tayyip Erdoğan;
“… Önümüzdeki yıl seçim var. 8 ay sonra SANDIĞA gelin” diyor,
“… Taksim meydanından büyük bir meydan vardır., O da SEÇİM MEYDANIDIR”
… SANDIK MEYDANI, SANDIK!...” diye meydan okuyor, Seçimi en çok istemesi gereken Muhalefet Partilerimizde, ÇIT YOK!
Ben; Sizin bu durağan halinizden, bir Yurtsever vatandaş olarak utanç duyuyorum, oysa; “Malum Şahıs”tan çok, sizlerin, Yurtseverler vatandaşlarımızın yarattıkları bu Rüzgârı, FIRTINAYA çevirmeniz gerekmektedir.
Yoksa siz iktidar olmayı istemiyor musunuz? Öyleyse, çıkıp bir Açıklama yapın ve insanlar seçimlerde oylarını verecekleri Partilerini Kursunlar (CD: yeni bir parti kurmanın çok yanlış olduğunu her zaman iddia etmiş bir insanım)
Şimdi parti kurma zamanı değildir; o halde tek çözüm: Birlikte Harekettir.
Bu birlikte hareket nasıl olabilir derseniz, halkın istediği şudur: Laik cumhuriyetten yana olduğunu söyleyen; PARTİLERİMİZ; Önümüzdeki YEREL SEÇİMLERE de, AYRI AYRI ADAY GÖSTEREREK girerlerse; SONUÇ her defasında olduğu gibi, yine HÜSRAN olacaktır.
Başarılı olmak için adı geçen partiler;
Türkiye'yi İL, İLÇE, BELDE bazında BÖLÜŞSÜNLER SEÇİMLERDEN ÖNCE ve SONRA KOALİSYON YAPSINLAR, İKTİDAR OLSUNLAR,
Sonra, kendi bayraklarını dalgalandırsınlar saygılarımla 15 Temmuz 2013
KAYNAK